Ειρήνη
Yannis Ritsos / Γιάννης ΡίτσοςLa traduzione turca della poesia messa in musica da Mazlum Çimen ... | |
PACE Il sogno del bambino è la pace. Il sogno della madre è la pace. Le parole dell'amore sotto gli alberi sono la pace. Il padre che ritorna la sera con un sorriso affaticato nello sguardo con in mano un cestello pieno di frutti e sulla sua fronte le gocce di sudore sono simili alle gocce della brocca che sulla finestra fa rinfrescare l'acqua, questo è la pace. Quando i margini delle ferite si chiudono sul volto del mondo e dentro le piaghe bruciate dall'incendio la speranza incastona le sue prime gemme e i morti possono stendersi sul fianco e dormire senza dispiacere sapendo che il loro sangue non è andato sprecato, questo è la pace. Pace è il profumo del cibo alla sera, allorché il fermarsi di un'auto nella strada non è uno spavento, allorché il bussare alla porta annuncia un amico, e ad ogni ora il varco della finestra significa un cielo, i nostri occhi fanno festa con le lontane campane dei suoi colori, questo è la pace. Pace è un bicchiere di latte caldo e un libro davanti al bambino che si sveglia, allorché le spighe si piegano l'una sull'altra dicendo la luce la luce e di luce trabocca la ghirlanda dell'orizzonte, questo è la pace. Allorché si rimaneggiano le prigioni per diventare biblioteche, allorché di notte una canzone sale di soglia in soglia, allorché la luna primaverile esce dalla nuvola come di sabato sera esce dal barbiere del rione l'operaio appena rasato, questo è la pace. Allorché il giorno che è trascorso non è un giorno che è andato perduto, ma è la radice che dentro la sera manda in alto le foglie della gioia, ed è un giorno guadagnato e un sonno giusto, allorché senti il sole che torna a allacciare le sue stringhe per cacciare il dolore dagli angoli del tempo, questo è la pace. Pace sono i covoni che dardeggiano sui campi dell'estate e l'abbecedario della bontà sulle ginocchia dell'alba. Quando dici: sorelle mie, - quando diciamo: domani costruiremo, quando costruiamo e cantiamo, questo è la pace. Pace sono le mani strette degli uomini e il pane caldo sulla tavola del mondo è il sorriso della madre. Nient'altro è la pace. E gli aratri che tracciano solchi profondi in tutta la terra, scrivono solamente un nome: Pace. Nient'altro. Pace. Sui polpastrelli dei miei versi il treno che avanza verso il futuro carico di grano e di rose è la pace. Fratelli, nella pace respira profondamente il mondo con tutti i nostri sogni. Datemi la mano fratelli miei. Questa è la pace. | BARIŞ Çocuğun gördüğü düştür barış, annenin gördüğü düştür barış, ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış... Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme, elinde yemiş dolu bir zembil ve alnında ter tomurcukları, pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi; akşam üstü eve dönen babadır barış... Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken, ağaçlar diktiğimizde havan mermilerinin kazdığı çukurlara, yangının kavurduğu yüreklerde ilk tomurcuklarını açarken umut, ve ölüler kanlarının boşa gitmediğini bilerek, yana dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir barış... Barış, yemek kokusudur tüten akşamleyin; arabanın yolda durmasının korkutmadığı, kapı çalınmasının dost demek olduğu, ve pencereyi saat başı açmanın, renklerinin uzaktaki çanlarıyla gözlerimizin bayram etmesini sağlayan, gökyüzü demek olduğu zamandır barış... Barış, bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır uyanan çocuk önünde, başaklar birbirlerine eğilip, işte ışık ışık ışık dedikleri ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır barış... Hapishaneler onarılıp kitaplıklar yapıldığı zaman, eşikten eşiğe bir türkü yükseldiği zaman geceleyin, cumartesi akşamları mahalle berberinden çıkan yeni tıraş olmuş bir işçi gibi baharda ay buluttan çıktığı zamandır barış... Geçmiş gün, yitirilmiş bir gün olmadığı, sevinç yapraklarını akşamın içine salan bir kök, ve kazanılmış bir gün hak edilen bir uyku olduğu zaman, acıyı kovmak için zamanın dört bir bucağından güneşin hemen ayaklarını bağladığını duyduğun zamandır barış... Barış, ışınlar demetidir yaz ovalarında; iyilik alfabesinin tanın dizlerinde, kardeşim dediğin, yarın kuracağız dediğin zaman, kuracağız dediğimizi kurunca türkü çağırdığımız zamandır barış... Ölüm yüreklerde az yer kapladığı ve güvenli parmaklarla mutluluğu gösterdiği zaman bacalar, ikindi vaktinin büyük karanfilini ozan ve proleter aynı şekilde kokladığı zamandır barış... İnsanların sıkışan elleridir barış, dünyanın masasındaki ekmektir, gülümsemesidir annenin, budur yalnızca başka bir şey değildir barış... Ve toprakta derin yarıklar açan sabahlar tek bir sözcük yazarlar, barış başka bir şey değil barış; dizelerimin rayları üzerinde, buğday ve güller yüklenmiş geleceğe doğru yol alan bir trendir barış... Kardeşlerim, barış içinde derin derin soluk alıyor tüm dünya bütün düşleriyle; verin ellerinizi kardeşlerim; barış budur işte...! |